PEYGAMBERLİĞİN GELİŞİ

18 Nisan , 2019admin
PEYGAMBERLİĞİN GELİŞİ

Muhammed aleyhisselâm henüz otuz yedi yaşındayken gâibden “Yâ Muhammed” diye seslenildiğini duyardı. Otuz sekiz yaşındayken de bazı nûrlar görmeye başladı. Bu hâlini sâdece hazret-i Hatice’ye anlatırdı. Muhammed aleyhisselâma peygamberliğin sunulmasının yaklaştığı bu sırada, o zamânın meşhur hatiplerinden Kus bin Sâide, Ukaz Panayırında deve üzerinde büyük bir kalabalığa karşı okuduğu hutbede O’nun geleceğini müjdelemişti. Bu hutbeyi dinleyenlerin içinde Muhammed aleyhisselâm da vardı. Kus bin Sâide bu meşhur hutbesinin bir bölümünde şöyle demiştir:

“Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız, yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur... Kulak veriniz iyi dinleyiniz? Gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var... Allah’ın indinde bir din... Ve Allah’ın gelecek olan bir peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınızın üstüne düştü. Ne mutlu o kimseye ki, O’na îmân edip de O dahi ona hidâyet eyleye. Vay O’na isyân ve muhâlefet eden bedbahta! Yazıklar olsun ömürleri gafletle geçen ümmetlere!..”

Muhammed aleyhisselâm otuz dokuz yaşından itibaren sâdık rüyalar görmeye başladı. Rüyâsında ne görürse aynen çıkardı. Bu durum bu şekilde altı ay devam etti. Bundan sonra yalnızlığı sevip insanlardan uzaklaşarak Hira Dağında bir mağarada tefekküre dalardı. Bâzan Mekke’ye gelip, Kâbe’yi tavâf ettikten sonra evine giderdi. Evinde bir süre kalıp yanına biraz yiyecek alarak yine Hira Dağındaki mağaraya gider tefekkür ve ibâdetle uğraşırdı. Bu hâlini gören Mekkeliler; “Muhammed Rabbine âşık oldu.” demişlerdi.

Muhammed aleyhisselâm kırk yaşındayken bir Ramazan ayında Hira Dağındaki mağaraya geçmiş ve tefekküre dalmıştı. Ramazanın 17. Pazartesi gecesi, gece yarısından sonra ki zamanda kendisini adıyla çağıran bir nida işitti. Başını kaldırıp etrafa baktığı sırada ikinci defâ bir ses duydu ve her tarafı birden bire bir nûr kapladığını gördü ve çok şaşırdı. Sonra Cebrâil aleyhisselâm karşısına çıktı ve “Oku!” dedi. O ise “Ben okumuş değilim.” dedi. O zaman melek Muhammed aleyhisselâmı tutup gücü kesilinceye kadar sıktı ve; “Oku!” dedi. Yine O; “Ben okuma bilmem.” cevâbını verdi. İkinci defâ sıktı ve; “Oku!” dedi. “Ben okuma bilmem.” dedi.

Cebrâil aleyhisselâm üçüncü defâ tutup sıktı ve sonra bıraktı ve; “Oku! Her şeyi yaratan Rabbinin ismiyle ki O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı! Oku, Allahü teâlâ büyük kerem sâhibidir. O, kalemle öğretir, bilmediklerini öğretir.” meâlindeki Alak sûresinin ilk beş âyetini indirdi. Muhammed aleyhisselâm da onunla berâber okudu. İlk vahiy bu sûretle başladı ve bütün cihânı aydınlatan İslâm güneşi doğmuş oldu.