15 Mayıs , 2019admin
Kur’an’da ayrıntısı verilmeden Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban sunduklarından bahsedilir ve ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğu bildirilir. Kur’an’da hac ibadeti sırasında kesilecek olan kurbanlarla ilgili bazı şartlar yer alsa da dolaylı bir işaret hariç hac dışındaki kurban ibadetine değinilmez. İbadetler konusunda takip edilen teşrî‘ siyasetine uygun olarak gerek hac ve umre yapan kimselerin gerekse diğer şahısların kurban kesme zorunluluğu ve diğer kurban çeşitleri hakkındaki kurallar Hz. Peygamber’in söz ve uygulamasıyla şekillenmiştir.
Resûl-i Ekrem’in hicretin 2. yılından (624) itibaren kurban bayramlarında kurban kesmeye başlaması, hac ve umre esnasındaki uygulaması ve kurbanla ilgili çeşitli açıklamalarından oluşan zengin hadis rivayeti bu alandaki dinî geleneğin, fıkhî yorum ve değerlendirmelerin merkezini teşkil etmiştir.
Önemi ve Anlamı. İbadetlerde bireysel ve toplum yararıyla açıklanabilir unsurlarla taabbüdî nitelik taşıyan ve Allah’a bağlılığı temsil eden simgesel davranışlar çok defa bir arada bulunur. Ancak malî bir ibadet olan kurbanda taabbüdî yönler de bulunmakla birlikte bireysellik ve toplum yararı daha ön plandadır. Kurbanı hayvanın eti veya derisi için kesiminden ayrı tutan en önemli fark, onun Allah’ın rızâsını kazanma ve isteğine boyun eğme ümidiyle kesilmiş olmasıdır. İbadetin özünü teşkil eden bu gaye ancak şâriin bildirdiği şekil şartlarına uyulduğunda gerçekleşmiş olur.
Bu tarafıyla kurban ibadetinin esas amacı ve biçimselliği dinî mesaja dayanır. Kesilen kurbanın etinin yenmesi, derisi ve diğer parçalarından âzami ölçüde yararlanılması ibadetin kendisiyle ilgili bir gereklilik olmayıp ikinci derecede yararlar, ibadetin dünyevî boyutu ve anlamı olarak görülebilir. Klasik öğretide kurban ibadetinin gereğinin kan akıtma olarak belirlenmesi de mücerret bir itlâf ameliyesi değil, bu ibadette derunî bir hal olan kulluk bilinç ve iradesini temsil eden ve yükümlülüğün en alt sınırında bulunan objektif bir işlemin kriter olarak seçilmesi anlamını taşır.