16 Nisan , 2019admin
Peygamber efendimizin çok evlenmesinin önemli sebeblerinden biri olarak da, İslâm dîninin emir ve yasaklarını bildirmek içindi.
Hicab âyeti inmeden önce , yâni kadınların örtünmeleri emrolunmadan önce, kadınlar da Resûlullah efendimize gelip, bilmediklerini sorar, danışır, öğrenirlerdi. Resûlullah efendimiz birinin evine gitse, kadınlar da yanına gelir, oturur, dinler, istifâde ederlerdi. Hicâb âyeti gelip de, kadınların yabancı erkeklerle oturmaları, konuşmaları yasak edilince, yabancı kadınları kabul etmedi, onların bilmediklerini, mübârek zevcesi hazret-i Âişe’den sorup öğrenmelerini emir buyurdu. Gelip soru soranların çokluğundan dolayı, hazret-i Âişe, hepsine cevap yetiştirmeğe fırsat bulamıyordu. Bu mühim hizmeti kolaylaştırmak ve onun yükünü biraz olsun hafifletmek için gerekli olduğu kadar hanımı nikâhına aldı. Kadınlara âit yüzlerce nâzik bilgileri, Müslüman kadınlarına, mübârek zevceleri vasıtası ile bildirdi. Zevceleri bir olsaydı, bütün kadınların ondan sorması çok güç ve hattâ imkânsız olurdu. Allahü teâlânın dînini tam olarak bildirmek için, çok evlenmenin yükünü de mübarek omuzlarına aldı. [
bakırköy adak kurban ]
Muhammed aleyhisselâm hazret-i Hatice ile evlendikten sonra da Mekke’de ticâretle ilgili oldu. Ticâreti Saib bin Abdullah ile ortaklık şeklinde yapardı. Kazançlarıyla misâfirleri ağırlarlar, yetimlere ve yoksullara yardım ederlerdi. Muhammed aleyhisselâm yine bu sıralarda hazret-i Hatice’nin kölesi Zeyd’i himâyesine alıp onu kölelikten âzâd etti. O zaman küçük yaşta bulunan hazret-i Ali’yi de yanına alıp evladı gibi yetiştirdi.
Otuz beş yaşındayken Kâbe hakemliği yaptı. O zaman yağmur ve seller sebebiyle Kâbe’nin duvarları iyice yıpranmış, bir yangın sebebiyle de iyice tahrip olmuştu. Bunun üzerine Kureyş kabîlesi Kâbe’yi İbrâhim aleyhisselâmın yaptığı temele kadar yıkıp yeniden inşa ermeye başlamıştı. Her kabîleye bir bölümünü vererek duvarları ördüler. Bu işin büyük bir şeref olduğunu bilen kabîleler, Hacer-ül-esved taşını yerine koyma husûsunda anlaşamadılar. Her kabîle böyle bir şerefe sâhip olmak istediğinden aralarında büyük kargaşa çıktı. Dört beş gün sürdü. Bu sırada Abdülmuttalib’in dayısı ve yaşlı bir zat olan Huzeyfe’nin; “Ey Kureyş topluluğu! Anlaşamadığınız iş hakkında hüküm vermek üzere şu kapıdan ilk girecek kişiyi aranızda hakem ilan edin.” diyerek Benî Şeybe kapısını gösterdi. Oradakiler bu teklifi kabûl edip, Benî Şeybe kapısına bakarak ilk girecek kimseyi beklemeye başladılar. Nihâyet kapıdan, doğruluğunu, üstün ahlâkını son derece takdir ettikleri Muhammed aleyhisselâmın geldiğini gördüler. “İşte El-Emîn! O’nun hükmüne râzıyız.” dediler. Durum Muhammed aleyhisselâma anlatılınca bir örtü istedi. Hacer-ül-esved’i örtü üzerine koyup “Her kabîleden bir kişi bir ucundan tutsun.” dedi. Taşı konulacağı yere kadar kaldırttı. Sonra da kendisi taşı kucaklayıp yerine koydu. Mekke’de çıkmak üzere olan büyük bir savaşın böylece önüne geçildiğini gören kabîleler, O’nun bu hareketinden çok memnun oldular. Sonra da yarım kalan duvarları yapıp tamamladılar. [
esenyurt adak kurban ]