15 Nisan , 2019admin
Peygamber efendimiz ikinci olarak da, elli beş yaşındayken, Ebû Bekr’in (radıyallahü anh) kızı Âişe radıyallahü anhâ validemizle evlendi. Hatice validemizin vefâtından bir yıl sonra, Allahü teâlânın emri ile nikâhlanmıştı. Vefat edinceye kadar, sekiz sene onunla yaşadı.
Diğerlerini, hep hazret-i Âişe’den sonra, dînî, siyâsî nedenlerle yahut merhamet ve ihsân ederek Allahü teâlânın izniyle nikâh etti. Bunların hepsi dul olup, çoğu yaşlı idi. Meselâ, Mekke’deki kâfirlerin, Müslümanlara olan eziyet ve zararları dayanılamayacak bir noktaya gelince Ashâb-ı kirâmın bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişti. Habeş Pâdişâhı Necâşi Hristiyan idi. Müslümanlara çeşitli sorular sorup, aldığı cevaplara hayran kalarak îmâna geldi. Müslümanlara çok iyilikte bulundu. Îmânı zayıf olan Ubeydullah bin Cahş, fakirlikten kurtulmak için, papazlara aldanıp mürted olmuş, dînini dünyâya değişmişti.
Resûlullah efendimizin halasının oğlu olan bu mel’un, karısı Ümmü Habîbe’yi de (radıyallahü anhâ) dinden çıkıp zengin olmaya cebr ve teşvik etti ise de, o, fakirliğe ve ölüme râzı olacağını fakat Muhammed aleyhisselâmın dîninden çıkmayacağını söyleyince, bunu boşadı. Sürünerek, sefâletten ölmesini bekliyordu. Fakat, az bir zaman sonra kendisi öldü.
Ümmü Habîbe, Kureyş’in o zamanki başkumandanı Ebû Süfyân’ın kızıydı. Peygamber efendimiz o zamanlarda, Kureyş orduları ile, çok çetin savaşlar yapıyorlardı ve Ebû Süfyân, İslâmiyeti yok etmek için son gücüyle savaşıyordu. Peygamber efendimiz ÜmmüHabîbe’nin dîninin kuvvetini ve başına gelen bu acı hâli duydu. Necâşi’ye mektup gönderip; “Oradaki Ümmü Habîbe ile evleneceğim. Nikâhımı yap! Sonra kendisini buraya gönder!” şeklinde istekte bulundu. Necâşî daha önce Müslüman olmuştu.
Mektuba çok hürmette bulunup, oradaki Müslümanları sarayına dâvet ederek, onlara ziyâfet verdi. Hicretin yedinci yılında nikâh yapılıp, hediye ve ihsanlarda bulundu. Bu sûretle, Ümmü Habîbe, önderinin mükâfâtına kavuşarak, orada zengin ve râhat oldu. Onun hürmetine, oradaki Müslümanlar da rahat etti. Cennet’te, kadınlar kocalarının yanında bulunacakları için, Cennet’in en yüksek derecesiyle müjdelenmiş oldu ki, dünyânın bütün zevk ve nîmetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır. Bu nikâh, Ebû Süfyân’ın ilerde Müslümanlıkla şereflenmesini hazırlayan vesilelerden biri oldu.