Beşiktaş Adak Kurban : Allahın Dilediği Olur

6 Ekim , 2020admin
Beşiktaş Adak Kurban : Allahın Dilediği Olur

ALLAH’IN ﷻ DİLEDİĞİ OLUR


Depremi önceden bilmek mi?

Bu oldukça zor bir iş!

Buna şimdiye kadar asr-ı hazır ilmi güç yetiremedi.
Bundan sonra yetirebilir mi, göreceğiz.

Dinî bir engel yoktur. Bunu keşfetmenin bir günahı veya bir sakıncası da yoktur.
Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, Allah’ın ﷻ müsaadesi çerçevesinde depremden birkaç saniye öncesine kadar sismik dalgalar tesbit edilebildi. Ama bu bir saate, bir güne, bir haftaya veya daha uzun zamana çıkar mı? Tabiki bunu zaman gösterecek.

İsteriz ki bunun tesbiti mümkün olsun.

Çünkü en azından kısa sürede önlem almak mümkün olmasa da, insanlar habersiz yakalanmazlar.
Ama netice itibari ile , Allah’ın ﷻ dediği olur.
Ve ilim, Allah’ın ﷻ müsaade ettiği noktaya kadar gelir. Daha ileriye geçemez.

İLİM İÇİN İNANÇLI OLMAK BİR MECBUYETTİR


Son yüzyılda ateist felsefe din yapısı, inanç ve ilim dünyasını boş şüpheleriyle oldukça sarsıp hasar verdi. “Görmediğime, fizikî boyutu olmayana inanmam” felsefesi fizik ilminin de benimsediği bir bilimsel yaklaşım olarak ortaya sunuldu.

İsviçre’de yapılmakta olan CERN deneyinden sonra ise fizikçilerin geldiği ortak nokta şu oldu: “Bilinen maddî boyutlu evren (fizik ilminin alanına giren evren), bütün âlemin sadece yüzde dördüdür. Âlemin yüzde doksan altısı fizik ilminin alanı dışında cereyan ediyor.”
Bediüzzaman fizikçilerin bu gün geldikleri noktaya yüz sene önce gelmişti.

Ve şöyle diyor: “Vücud, Âlem-i Cismanîde Münhasır Değil: Vücudun hasra gelmez muhtelif enva’ını, münhasır olmaz, sıkışmaz şu şehadet âleminde. Âlem-i cismanî bir tenteneli perde gibi, şu’le-feşan gaybî avâlim üzerinde.” [ Beşiktaş adak kuban ]

Daha sonra Sözler adlı eserinde şu şekilde yazdı: “Şu âlem-i maddiyat ve şehadet ise, âlem-i melekût ve ervah üstünde serpilmiş tenteneli bir perdedir.” 

Burdan anlaşılmaktadır ki: Bilim dünyasının ‘her şeyi bilirimciliği’, hakikatlerin keşfiyle kırılıyor. Daha çok kırılacak.
Fayı, yer kabuğunu, yerin iç yapısını, katmanlarını, çekirdeğini, sismik sinyalleri inceleyen jeoloji ilmi, fayın ne zaman kırılacağını bilemiyor. Tesadüf deyip işi bitiriyor.
Koca bir bilim dalı kör bir ateist anlayışa teslim olmuş durumda!

Oysa şöyle teslim etmeli değil mi: Yüzde doksan altı tarafından, âlem-i melekût cihetinden emir geldiği zaman teslim olmaktan başka bir şey kalmıyor. 

Bu emrin ne zaman verileceğini de Jeoloji ilmi kestiremiyor. Haddine de düşmüyor zaten.

Şu bir gerçek ki: İlim için ateist anlayış bir zül; inançlı olmak ise bir zarurettir.