Sevgili Peygamberimiz vefâtından önce

3 Mayıs , 2019admin
Sevgili Peygamberimiz vefâtından önce

Sevgili Peygamberimiz vefâtından önce humma hastalığına yakalandı. Bu hastalık 13 gün devam etti. Bu sürenin son 8 gününü hazret-i Âişe’nin odasında geçirdi. Hastalığının ilk günlerinde ve ateşi biraz indiği anlarda mescide çıkıp Ashâbına namaz kıldırıyordu.
Hastalığının ikinci günü hazret-i Ali ve Fazl bin Abbâs kollarına girerek mescide teşrif etti. Minbere oturup hamd ve senâdan sonra; “Ey Ashâbım, bilmiş olunuz ki aranızdan ayrılmam yaklaştı. Kimin bende hakkı varsa benden istesin. Benim yanımda sevgili olan benden hakkını istesin veya helâl etsin ki Rabbime ve rahmetine bunları ödemiş olarak kavuşayım.” buyurdu. Sonra minberden inip öğle namazını kıldırdı. Namazdan sonra tekrar minbere çıkıp namazdan önce buyurduğunu tekrar etti. Bunun üzerine Ashâbdan biri kalkıp üç dirhem alacağı olduğunu söyleyince hemen ödedi.

Peygamber efendimizin hastalığının arttığı günlerde Ashâb-ı kirâma yaptığı vasiyetlerden biri de şöyledir: “Müşrikleri Arabistan’dan çıkarınız. Size gelen elçilere benim yaptığım gibi ikrâm ve ihsânda bulununuz.”
Vefâtından beş gün önce hastalığı bir nebze de olsa hafifledi ve mescide teşrif edip, minbere çıkarak Ashâb-ı kirâma; “Ey Eshâbım, hiçbir peygamber ümmeti içinde ebedî olarak yaşamadı. Biliniz ki, ben de Rabbime kavuşacağım. Muhakkak ki siz de Rabbinize kavuşacaksınız. Dünyâda hiç kimse kalmaz. Her şey Allah’ın irâdesine bağlıdır. Allah’ın takdir buyurduğu zaman ne öne alınır, ne de o zamandan kaçılır. Sizinle buluşacağımız yer, Kevser Havzının başıdır. Her kim benimle Kevser Havzı kenârında buluşmak isterse elini ve dilini korusun, günahlardan sakınsın. Ey Eshâbım! Allah kullarından birini dünyâ hayâtıyla âhiret hayâtını seçmekte serbest bıraktı. Fakat bu kul âhiret hayâtını seçti.” buyurdu. Hazret-i Ebû Bekr Resûlullah efendimizin bu sözleriyle vefâtına işâret buyurduğunu anlayarak ağlamaya başladı. Peygamber efendimiz; “Ağlama yâ Ebâ Bekr!” buyurarak onu teselli etti ve; “Bana her bakımdan en faydalı olanınız Ebû Bekr’dir.” ve “Mescide açılan kapılardan Ebû Bekr’inki hâriç hepsini kapatınız.” buyurdu. Sonra minberden inip hazret-i Âişe’nin odasına geri döndü. Biraz sonra Ashâb-ı kirâmın çok üzülmesi ve endişeleri üzerine hazret-i Ali ve Fazl bin Abbâs’ın kollarına girmiş vaziyette yeniden mescide geldi.

Minberin alt basamağının üstünde durup Ashâb-ı kirâma son hutbesini okudu ve vasiyetini yaparak şöyle buyurdu: “Ey Muhâcirler, size Ensar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar benim has cemaatımdır. Onlar sizi evlerinde misâfir edip, her hususta sizi nefslerine tercih ettiler. Eshâbım! İlk Muhâcirlere de hürmet etmenizi vasiyet ederim. Bütün Muhâcirler birbirlerine hayırlı olsunlar. Her iş Allahü teâlânın izniyle olur. Allahü teâlânın irâdesine karşı çıkanlar sonunda mağlup olurlar. Allahü teâlânın emrine uymak istemeyenler, muhakkak aldanırlar.” Daha önce hazret-i Ebû Bekr’den memnûniyetini belirttiği gibi bu hutbede de hazret-i Ömer’den memnuniyetini belirtti ve; “Ömer benimledir, ben de onunlayım. Benden sonra hak Ömer’le berâberdir.” buyurdu. Peygamber efendimiz bu hutbeden sonra minberden inerek ve Ashâbdan ayrılıp odasına çekildi. Vefâtına üç gün kalmıştı ki bir yatsı vaktinde namaz için ezân okunmuştu. Peygamber efendimiz namazın kılınıp kılınmadığını sorunca; “Cemaat sizi bekliyor yâ Resûlallah!” denildi. Resûlullah cemaate gitmek istedi. Cemaate gidecek takat bulamayınca; “Ebû Bekr’e söyleyin namazı kıldırsın.” buyurdu. Resûlullah efendimiz bu emrini üç defâ tekrar etti. Hazret-i Ebû Bekr o üç gün boyunca cemâate namaz kıldırdı.