Hz İsa Ve Kurban

26 Mayıs , 2019admin
Hz İsa Ve Kurban

Hıristiyanların Hz. İsa’yı çarmıhta kurban ettikleri düşüncesiyle ilgili Rabbimiz (tebârake ve teâlâ) şöyle buyurmaktadır:

وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا الْمَسِيحَ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَكِنْ شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلَّا اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا () بَلْ رَفَعَهُ اللَّهُ إِلَيْهِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
“Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. ( Allah Teâlâ Nuh (aleyhi’s-selam)ı tufandan, İbrahim (aleyhi’s-selam)’ı ateşten, Musa (aleyhi’s-selam)’ı Firavun’dan, Muhammed Mustafa’yı (s.a.v.) müşriklerin tuzağından koruyup kurtardığı gibi İsa (aleyhi’s-selam)’ı da, onu öldürmek isteyen yahudilerin elinden kurtarmış, Hz. İsa’ya ihanet ederek bulunduğu yeri askerlere gösterip onu yakalatmaya çalışan kişiyi Hz. İsa’ya benzeterek öldürtmüştür.)

Bilâkis Allah onu (İsa’yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.”  Onları ve bu düşüncelerini reddeden başka bir âyeti kerimede şöyledir: وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى
“…..Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez.”  Yani kimse diğerinin günahını yüklenmez.
Bu ayetler gösteriyor ki, Hz. İsa’nın, Hz. Adem’in işlediği hatayı affettirme salahiyetinde olmadığı gibi, kendini kurban etme durumu ve çarmıha gerilerek öldürülme durumu da olmamıştır.
Hz. Nuh (aleyhi’s-selam)’ın Kurbanı:
Nuh (aleyhi’s-selam)’da Tufan’dan sonra, sağ kaldığı için Allah’a (c.c.) şükür  vesilesi olarak bir kurban kesmişti.
İslam’da Kurban:
“Kurban, İslam ümmeti dışındaki ümmetlere de Allah (c.c.) tarafından meşru kılınan bir ibadet olsa dahi! İslam’daki kurbanın hedefi, daha farklı ve muhtevası daha fazladır.”