Eski Çin’de tanrılara ve ölen atalarının ruhlarına kurban.

10 Mayıs , 2019admin
Eski Çin’de tanrılara ve ölen atalarının ruhlarına kurban.

Eski Çin’de tanrılara ve ölen atalarının ruhlarına onları memnun etmek ve tanrılardan ikramlar elde etmek niyetiyle evcil olan ve olmayan hayvanlar kurban olarak verilen; taneli bitki, mayalandırılmış içki, çeşitli yiyecekler ve ipek kumaşı gibi şeyler takdim edilirdi. Daha önceleri yaygın olan insanları kurban etmeye Konfüçyüs’le birlikte son verilmiştir. İmparator tarafından kış gündönümünde göğe ve yere ikram kurbanın önemli bir yeri vardı. En önemli takdimeler bütün ailenin bir arada olduğu, yılın ilk ve son günlerinde yapılırdı. Güneş tutulması, sel baskını, salgın hastalık, kuraklık, açlık gibi durumlarda da en uygun kurbanlıklar sunulurdu.

Hinduizm’de kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biridir. Brahmanlar döneminde, kozmik gücü meydana getirdiğine inanılan ve yaratılışın sırrı, kâinatın devamının bir yolu olarak kabul edilen kurban merasimi rahiplerin eşliğinde gerçekleştirilirdi. Vedalar döneminde günlük merasimler ateşte yakılan takdimeleri, kutsal soma içkisini yere dökmeyi, atalara, yer tanrılarına ve ruhlara yiyecek ikramlarını ihtiva ederdi. Aylık takdimeler yeni ay ve dolunayda çeşitli tanrılara, en çok da özellikle fırtına tanrısı İndra’ya sunulan pastalar ve yiyeceklerdi.

Fakat kefâret niyetiyle ve ilkbaharın başlangıcında bolluk olsun diye, yağmurlu mevsim ve serin kış beklentisiyle rahipler tarafından bir yılda üç defa olmak üzere mevsimlik kurbanlar sunulurdu. Upanişadlar sonrası dönemde de kurban sistemi korunmuş, ancak mâbed ibadetinin ortaya çıkışı ve Budizm, Jainizm gibi yeni dinlerin muhalefeti sebebiyle giderek önemini kaybetmiştir. Çünkü Budizm ve Jainizm’de “Ahimsa” (hiçbir canlıyı öldürmemek) prensibi ve tenâsüh inancı gereği canlı yaratıklar kurban edilmemektedir. Ancak her iki din mensupları mâbedlerinde tütsü, mum, buhur, yiyecek ve içecekler ikram ederlerdi.

Yahudi dininde bazı hayvanların veya yiyeceklerin Tanrı’ya bağlılığın bir sembolü olarak ve O’nun ikramını kazanmak için, affını sağlamak niyetiyle bir mezbah üzerinde tamamen ya da kısmen yok edilmesinden meydana gelen kurban ibadetinin tarihi Hz. İbrâhim’e kadar götürülmektedir. Onun döneminde sığır, davar, kumru, güvercin gibi hayvanlar Tanrı’ya sunulurdu. İshak ve oğlu Ya‘kūb tarafından da devam ettirilen kurban adeti İsrâiloğulları’nca, bazı dönemlerdeki farklı uygulamalarla birlikte Kudüs’teki mâbedin 70 yılında Romalılar tarafından yıkılışına kadar sürdürülmüştür.