Bayrampaşa Adak Kurban : Öteki Dinlerde Kurban

4 Aralık , 2020admin
Bayrampaşa Adak Kurban : Öteki Dinlerde Kurban

Kurban edilecek hayvanlar kusursuz olmalıdır. Bir çok durumda kesilecek hayvanın erkek olması istenmiş, şükür ve ilk mahsul takdimeleri gibi diğer durumlarda erkekle dişi olması arasında tercih kişiye bırakılmıştır. 

Kurban olarak sunulan hayvanların doğumdan itibaren yedi günden önce takdim edilmemesi, anne ile yavrusunun aynı zamanda kesilmemesi emredilmiştir. İlk doğanlar bir yıl içinde sunulmalıdır. Pesah kuzusunda olduğu gibi yakılan takdimelerle günah ve şükran takdimelerinin bir yaşından daha büyük olması istenmiştir. Bazı özel kurbanların bir işde kullanılmamış, boyunduruk vurulmamış ve henüz yavrusu olmamış bir hayvandan olması gerekirdi. Ayrıca kurbanın onu sunan kimsenin şahsi malı olması gerekiyordu.
Kurbanın eti hakkında yapılacak olan işlem kurbanın takdim ediliş amacına göre değişiklik göstermektedir. Yakılmak için sunulan kurbanın eti tamamıyla mezbah üzerinde yakılır; komünyon kurbanı kohenler, onu takdim eden ve yakınları tarafından yenilirdi. Kurbanın kanı ve Tanrı’ya tahsis edilen yağının yenilmemesi ve bütün nesiller boyunca bu kurala riayet edilmesi istenmiştir. [ Bayrampaşa adak kurban ]

Hz. Îsâ zamanındaki kurban uygulamaları Ahd-i Atîk’e dayandırılmaktaysa da sonradan Hıristiyanlık’ta Îsâ’yı merkez gören farklı şekilde bir kurban anlayışı ulaştırılmıştır. Kendisi de bir İsrâilli olan Îsâ dünyaya geldiğinde ailesi yahudi şeriatına uyarak kurban sunmak için Yeruşalim’e gitmiş ve Îsâ’yı da götürmüş, Îsâ, İsrâiloğulları’nın kutladığı Pesah adı verilen bayramlarına katılmıştır. Öte yandan Îsâ, bir cüzzamlıyı iyi ettikten sonra Mûsâ şeriatında belirtildiği şekilde bir kurban kesmesini, din kardeşiyle dargın olan birinin barıştıktan sonra takdim edeceği şeyi sunmasını istemiştir. Bu uygulamalara rağmen Îsâ’nın çarmıha gerilmesi ve diriltilmesi inancının ardından Hıristiyanlığın Yahudilik’ten ayrı bir din mahiyeti kazanmaya başladığı bilinmektedir. Nitekim hıristiyan adetlerinde  Îsâ’nın havârileriyle yediği son akşam yemeğinde insanlar için döküldüğünden bahsettiği kanının Ahd-i Cedîd olduğuna ve insanları Tanrı ile barıştırdığına inanılmış, Ahd-i Atîk Pesahı’nın icrası sayılan bu yemeğin Îsâ’nın kendisini Baba’sına takdim ettiği bir âyin anlamına geldiği anlayışı özümsemiştir.